
Aort diseksiyonu, aort duvarının iç katmanlarının yırtılması sonucu oluşan ciddi bir tıbbi durumdur. Aort, vücudun en büyük arteridir ve kalpten çıkan kanı vücuda taşır. Aort duvarı üç katmana sahiptir: iç tabaka (intima), orta tabaka (media) ve dış tabaka (adventitia). Aort diseksiyonu, bu tabakalardan birinin veya birden fazlasının yırtılması ve kanın aort duvarı içine sızmasıyla karakterizedir.
Aort diseksiyonu, tipik olarak aortun torasik (göğüs) bölgesinde ortaya çıkar, ancak bazen karın bölgesinde de oluşabilir. Yırtılma genellikle aortun asendan (kalpten çıkış) bölgesinde başlar ve aort boyunca yayılabilir. Aort diseksiyonu acil tıbbi müdahale gerektiren yaşamı tehdit eden bir durumdur, çünkü kanın damar duvarı içine sızması, aortun normal şekilde işlev görmesini engelleyebilir ve kan akışını tehlikeye atabilir.
Aort Diseksiyonu Tip A / Tip B Nedir?

Aort diseksiyonu, genellikle iki ana kategoriye ayrılır:
Tip A: Yırtılma, aortun asendan (kalpten çıkış) bölgesinde başlar ve aortun boyunca yayılabilir. En ciddi türlerden biridir ve acil cerrahi müdahale gerektirir.
Tip B: Yırtılma, aortun torasik (göğüs) bölgesinin altında veya belirli bir yerinde başlar ve aşağı doğru yayılır. Tip B diseksiyonlar genellikle medikal tedavi veya endovasküler cerrahi ile yönetilir.
Aort Diseksiyonu Nedenleri Nelerdir?
Aort diseksiyonu genellikle şu faktörlere bağlı olarak ortaya çıkar:
- Yüksek tansiyon: Kronik yüksek tansiyon, aort duvarına sürekli bir baskı uygulayarak duvarın zayıflamasına yol açabilir. Bu durum, aortun iç tabakasında yırtılma riskini artırır ve diseksiyon oluşumunu kolaylaştırır.
- Ateroskleroz (arter duvarlarında plak birikimi): Ateroskleroz, damarların iç yüzeyinde yağ, kolesterol ve diğer maddelerin birikmesi sonucu oluşan bir durumdur. Bu plak birikimi, damarların elastikiyetini azaltarak aort duvarını zayıflatabilir ve diseksiyon riskini yükseltebilir.
- Bağ dokusu hastalıkları (örneğin, Marfan sendromu): Bağ dokusunu etkileyen genetik hastalıklar, aort duvarının yapısal bütünlüğünü bozar. Özellikle Marfan sendromu gibi durumlar, aortun anormal derecede genişlemesine ve zayıflamasına neden olarak diseksiyon riskini artırır.
- Aort kapağı hastalıkları: Aort kapağındaki darlık veya yetmezlik gibi problemler, kan akışını zorlaştırarak aorta fazla yük binmesine yol açar. Bu da aort duvarının yıpranmasına ve diseksiyon gelişimine katkıda bulunabilir.
- Travma: Özellikle göğüs bölgesine alınan şiddetli darbeler (örneğin, trafik kazaları veya düşmeler), aort duvarında yırtılmalara yol açabilir. Travma sonrası akut diseksiyon sık görülen bir durumdur.
- Bazı genetik faktörler: Ailede aort diseksiyonu öyküsü olan kişilerde risk artar. Ayrıca, genetik olarak aktarılan bazı mutasyonlar, aort duvarının dayanıklılığını azaltarak diseksiyon olasılığını artırabilir.
Aort Diseksiyonları Belirtileri Nelerdir?
Aort diseksiyonu belirtileri şunları içerebilir:
- Şiddetli göğüs ağrısı: Aort diseksiyonunun en yaygın belirtisidir. Genellikle ani başlangıçlı, yırtıcı veya bıçak saplanır gibi hissedilen bir ağrıdır. Ağrı genellikle göğsün ortasında başlar ve şiddeti değişebilir.
- Sırt ağrısı: Aort diseksiyonunun ikinci önemli belirtisidir. Ağrı, özellikle omuzlar arasında yoğunlaşır ve diseksiyonun ilerleyişine bağlı olarak sırta yayılabilir.
- Nefes darlığı: Aort diseksiyonu, kan akışını etkileyerek solunum sıkıntısına neden olabilir. Özellikle aortun çevresindeki yapıların baskı altında kalması, nefes almayı zorlaştırabilir.
- Bayılma: Diseksiyon, kan basıncında ani düşüşe veya beyne yeterince kan gitmemesine neden olabilir. Bu durum bilinç kaybı (senkop) ile sonuçlanabilir.
- Hızlı veya düzensiz kalp atışları: Aort diseksiyonu sırasında kalbin yükü artabilir. Bu durum taşikardi (hızlı kalp atışı) veya aritmi (düzensiz kalp atışı) olarak kendini gösterebilir.
Aort Diseksiyonları Risk Faktörleri
Aort diseksiyonu gelişme riskini artıran faktörler şunlardır:
- Yüksek tansiyon: Kronik yüksek tansiyon, aort duvarında sürekli bir baskıya neden olarak zamanla bu yapının zayıflamasına ve yırtılmaya daha yatkın hale gelmesine yol açabilir.
- Ateroskleroz: Damar duvarlarında kolesterol ve yağ birikimi ile oluşan plaklar, aort duvarının elastikiyetini kaybetmesine ve güçsüzleşmesine neden olur. Bu durum, diseksiyon gelişimini kolaylaştırabilir.
- Bağ dokusu hastalıkları: Marfan sendromu veya Ehlers-Danlos sendromu gibi genetik bağ dokusu hastalıkları, aort duvarının yapısal bütünlüğünü bozarak zayıflamasına ve diseksiyon riskinin artmasına neden olabilir.
- Aort kapağı hastalıkları: Aort kapak darlığı veya yetmezliği gibi durumlar, kanın aorta geçişini zorlaştırabilir. Bu da aort duvarına aşırı yük binmesine yol açarak diseksiyon riskini artırabilir.
- Travma: Göğüs bölgesine alınan şiddetli darbeler (örneğin trafik kazaları), aort duvarında ani bir yırtılma meydana getirebilir ve diseksiyon oluşumuna neden olabilir.
- Aile öyküsü: Aort diseksiyonu olan birinci derece akrabaları bulunan kişilerde genetik yatkınlık nedeniyle risk daha yüksektir. Aile geçmişi, diseksiyonun erken yaşta görülme olasılığını da artırabilir.
Aort Diseksiyonu Nasıl Teşhis Edilir?
Aort diseksiyonu teşhisi için kullanılan yöntemler arasında ekokardiyografi (EKO), bilgisayarlı tomografi (BT) taraması, manyetik rezonans görüntüleme (MR) ve kan testleri bulunur.
Aort Diseksiyonu Tedavi Yöntemleri
Aort diseksiyonu tedavisi acil cerrahi müdahale gerektirir. Cerrahi onarım, yırtık kısmın onarılmasını veya etkilenen aort bölümünün değiştirilmesini içerebilir.
Aort Diseksiyonu Tedavi Sonrası Süreç ve Bakım
Tedavi sonrası süreç, hastanın cerrahi müdahaleden sonra iyileşme sürecini içerir. İyileşme süreci, hastanın genel sağlık durumuna, cerrahi prosedürün karmaşıklığına ve komplikasyonların varlığına bağlı olarak değişebilir. Bu süreç, hastanın izlemi, ağrı yönetimi, rehabilitasyon ve sağlıklı yaşam tarzı değişikliklerini içerebilir.
Aort Diseksiyonu ile ilgili Sıkça Sorulan Sorular
Aort diseksiyonu hangi yaş grubunda daha sık görülür?
Aort diseksiyonu genellikle 60-70 yaş arasındaki bireylerde daha sık görülür. Ancak, genetik bağ dokusu hastalıkları veya yüksek tansiyon gibi risk faktörleri bulunan kişilerde daha genç yaşlarda da ortaya çıkabilir.
Aort diseksiyonu ölümcül müdür?
Evet, aort diseksiyonu acil müdahale edilmezse ölümcül olabilir. Hızla tedavi edilmesi gereken, yaşamı tehdit eden bir durumdur. Erken teşhis ve uygun tedavi, hayatta kalma şansını önemli ölçüde artırır.
Aort diseksiyonundan korunmak için neler yapılabilir?
Yüksek tansiyonu kontrol altında tutmak, düzenli sağlık kontrolleri yapmak, sigaradan kaçınmak ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek aort diseksiyonu riskini azaltabilir. Ailede diseksiyon öyküsü varsa, genetik tarama da önerilebilir.
Aort diseksiyonu ile aort anevrizması arasındaki fark nedir?
Aort anevrizması, aort duvarının zayıflaması sonucu genişlemesiyle oluşurken, aort diseksiyonu, aort duvarının iç tabakasının yırtılması sonucu kanın duvar içine sızmasıyla oluşur. Anevrizma diseksiyon riskini artırabilir.
Aort diseksiyonu sonrası yaşam beklentisi nasıldır?
Tedavi sürecine ve diseksiyonun tipine bağlı olarak yaşam beklentisi değişir. Tip A diseksiyonlarında acil cerrahi başarı sağlanırsa yaşam beklentisi artar. Tedavi sonrası düzenli takip ve risk faktörlerinin kontrolü, uzun vadede sağkalımı iyileştirir.