Aritmi Nedir?

Atriyal Fibrilasyon (AF) en sık gözlenen kalp ritim bozukluğudur. (1) Genelde yaşlılarda görülmesine rağmen, hiçbir kalp hastalığı olmayan gençlerde de meydana çıkabilir. AF’ da kalbin belli düzende çalışmasını sağlayan uyarılarda bir düzensizleşme mevcuttur. Bu düzensizlik daha çok kalbin anarşik uyarılar çıkarması şeklinde olur. Kalbin elektriksel uyarıları, atriyumda (kalbin küçük odacığı) düzgün bir şekilde yol almak yerine, birçok odaktan kaynaklanan artmış sayıdaki uyarılar (300-600 adet/dk.) birbirleri ile yarışarak atrioventriküler düğümden geçmeye ve ventriküle (kalbin büyük odası) ulaşmaya çalışırlar. Bu uyarıların birçoğu kalbin elektriksel sistemi dışındaki dokulardan kaynaklanan anarşik atımlardır. Bu düzensiz atımlar ile kalp hızlanır ve AF’ da kalp hızı genellikle 100-150 vuru/dk.’ ya yükselir. Kalbin bu şekilde amaçsızca hızlı çalışması pompa fonksiyonunu bozabilir. Uzun zaman gerekli tedavi uygulanamaz ise kalp büyümesi, kalp yetmezliği ve ritim bozukluğunun en fazla korkulan sonucu olan beyne pıhtı atmasından kaynaklanan felç oluşumuna neden olabilir.

Hastalarda genel olarak şiddetli çarpıntı, nefes darlığı, göğüs ağrısı, baş dönmesi ve seyrek olarak da bayılmaya bulguları oluşturmaktadır. En fazla görülen belirti kalp çarpıntısıdır. Kalp fazla hızlı atmaya başladığında veya daha yavaş attığında hasta bayılabilir. Bazen de duraklamalar olur ve kalbin hızlanmasının yetmediği durumlarda hastada çabuk yorulma yakınmaları ortaya çıkar.

Atrial fibrilasyon (AF) yaşlılardaki en büyük felç (inme) nedenlerinden biri, kalpten kaynaklanan felç nedenlerinin ise başta gelenidir. AF hastalarda felç geçirme olasılığı 5 kat artmıştır. Aynı zamanda AF’ ye bağlı felç geçiren hastalardaki sakat kalma ve ölüm oranı, AF kaynaklı olmayan felç geçiren hastalardan çok daha yüksektir. (2) Yaşlılardaki felç nedenlerinin ¼’ünü oluşturmaktadır.

AF kalbin pompalama yetisini azaltabilir. Düzensizlik kalbin daha az etkili çalışmasına neden olabilir. Ayrıca uzun bir süre boyunca devam eden AF kalbi ciddi düzeyde zayıflatabilir ve kalp yetmezliğine yol açabilir.

Ritim bozukluğu ile hastaneye yatan hastaların 1/3’ünü AF oluşturmaktadır. Toplum genelindeki sıklığı %0.4 civarında iken, yetişkinlerin %3-4’ünde görülür. AF’ li hastaların %70’i, 65-85 yaşlar arasındadır.

AF’ nin tedavi hedefleri normal bir kalp ritmini (sinüs ritmi) yeniden kazanmak, kalp hızını kontrol etmek, kan pıhtılarını önlemek ve inme riskini azaltmaktır. Tedavide ilaçlar, kateter bazlı prosedürler ve cerrahi dahil olmak üzere birçok seçenek kullanılabilir. Burada konu olarak sadece Cerrahi Ablasyon Tedavisi işlenecektir.

Eğer bir hastada atriyal fibrilasyon varsa ve diğer kalp sorunlarının (kapak hastalığı veya koroner arter hastalığı) tedavisi için cerrahi gerekiyorsa, AF’ nin cerrahi tedavisi ek bir cerrahi risk oluşturmadan kolaylıkla uygulanabilir. Bu tedavi son 20 yıldır yapılabilmektedir. Bilimsel kılavuzlarda, izole aort kapak hastalıkları, izole kalp baypas ameliyatları veya her iki ameliyatın aynı anda yapıldığı ameliyatlarda eşlik eden AF ritmi de varsa, bu ritim bozukluğunun da tedavi edilmesi gerektiği önemle tavsiye edilmektedir. (3) Günümüzde AF’ nin cerrahi tedavi uygulamasında radyofrekans, mikrodalga, lazer, ultrason veya kriyoterapi (dondurma) yoluyla iletim blokaj hatları oluşturmak üzere tasarlanmış̧ yeni teknolojilerin kullanıldığı yöntemler yaygın olarak kullanılmaktadır Bu tekniklerle, lezyonlar ve sonrasında skar dokusu oluşturularak anormal elektriksel uyarıların kalp içinden iletimi bloke edilir ve doğru yoldan geçen normal uyarı iletimi teşvik edilir. Bunların içinde ameliyat esnasında yapılabilen radyofrekans ve kriyoablasyon en popüler olanlarıdır.

Cryoablation veya Kriyoablasyon, dünya genelinde son yıllarda uygulanmaya başlanan eski yöntemlere oranla komplikasyonları daha az olan bu yöntem ile kalpteki problemli bölgenin eksi 150 ile 170 derece arasında dondurulması işlemine verilen addır ve bu sayede çarpıntı şikayetleri önlenmiş olur. Perforasyon (yırtılma) ve tromboemboli (pıhtı atması) riskinin düşük olması ve tam kat lezyon elde edilmesi bu yöntemin en önemli avantajıdır.

Ablasyon tekniklerden sonra aritmi cerrahisinde kullanıma girmesi, AF’ nin tedavisinde yeni bir sayfa açmıştır. Bu teknikte prensip, radyofrekans enerjisinin yol açtığı ısıyı kullanarak, atriyum endokardının belirli bölgelerinde tam kat lezyonlar oluşturmaktır. Bu şekilde, hem AF’ yi tetikleyen odakların bulundukları yerde izolasyonu; hem de dalga şeklinde ilerleyen büyük yeniden giriş devrelerin yeni oluşturulan lezyonlara ve doğal anatomik engellere takılarak ilerlemesi engellenmiş olmaktadır.

Merkezimizde her iki yöntem de uygulanabilmektedir.